Wednesday, March 31, 2010

yenilebilir yemek


Yaprak sarma genel olarak türk insanının en sevdiği şeydir… bir yemek davetinde varsa, ilk onun tabağı boşalır, mutfak becerisi merak edildiğinde mantı açabilir misin, yaprak sarabilir misin? denir, hayalleri süsleyen sofraların vazgeçilmezidir… hal böyle olunca babaanneler, anneanneler de hep onu yaparlar, yollarlar …
    Benim babannem iktisat fakültesi mezunu, hayatı boyunca mottosu “yapılıcak iş, yapılacak” olmuş, teferruatla ilgilenmekten hoşlanmayan, gerekli olan ne ise onu yerine getirmeye odaklı bir kadın… iş bitirici denir ya, öyledir. Çözüm ve sonuç odaklı tamamen. Yemek yapmak onun için bir külfet, evliliği boyunca evdeki yemeklerden annesi sorumluymuş, büyük şans. Mutfak işi sevmez kısaca, fakat bizleri ÇOK sever, e biz de yaprak sarma severiz diye temizliğe gelen gülten teyzeye muhakkak 2 haftada bir yaprak sardırır. içini hazırlama kısmı babannemin, yaprakları sarma kısmı gülten teyzenin. :)
    Dedim ya sonuç odaklı, teferruat ile oyalanmayı sevmez, bu sebeple de sarmanın harcının tarçınıymış, fıstığıymış, baharatıymış hatta zaman zaman tuzuymuş, bunlar çoğunlukla olmazdı :) :) :)  ana madde pirinç, soğan, ve kuş üzümü … sizin anlayacağınız pek lezzetli değil …
    O noktadan sonra yemeği “keyif veren” ve “ihtiyaçtan yenen” olarak 2’ye ayıran ben, 3. bir ayrım daha olduğunu farkettim…  ”zûl gelen”… yemek ayrımı yapmayan, tabakta yemek bırakmamayı prensip edinen ben, deli gibi acıkmış olsam dahi, bu kulvardaki yemekleri yemek hakikaten , özellikle de babannem bakıp gülümserken yemek benim için tam bir mücadele … 
    Yemek yapmanın herkese bana olduğu kdr keyifli gelemeyeceğinin farkındayım ancak, illa yapacaksak, “yenilebilir” olması hususuna dikkat etmeliyiz sanırım … buzdolabında mahsun mahsun duruyor caanım sarmalar…
     Bu yazıya ilham olan, ve de normalde çok lezzetli yemek yapmasına karşın, bu gün  babaannemin sarmalarının kusursuz bir imitasyonunu yapmış olan anneme sevgiler ,  babaanneme öpücükler  … :)

No comments:

Post a Comment